Teknoloji bizi orta gelir tuzağından kurtarabilir mi?

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Wall Street Journal’daki  analiz yazısında orta gelir tuzağından kurtulmamız için neler yapılması gerektiğini ve bunların hükümet politikaları ile paralelliğini anlattı. Mehmet Şimşek, yüksek gelirli bir ülke olabilmek için yüksek katma değerli ürün ve hizmetler üretmemiz gerektiğini söylüyor. Bunun da yaratacağımız yenilikçi teknolojiler ile mümkün olabileceğini savunuyor. Katılmamak mümkün değil. Ancak bunun şimdiye kadar yapılmaya çalışıldığı gibi, sadece devlet destekli projeler ile olamayacağını söylemek lazım. Bu yazı, yenilikçi teknolojilerin girişimci ve yatırımcıların desteğini almadan, herhangi bir katma değer yaratamayacağı üzerine.

Öncelikle dilimizden düşürmediğimiz şu “teknoloji” ne demek, bir bakalım.

Teknoloji sözcüğünün günlük dilde ve hatta bilimsel literatürde faklı kullanımları var. Brain Arthur’un “Teknolojinin Doğası” adlı kitabı bu konuyu merak edenlere iyi bir okuma önerisi olabilir. Kabaca teknolojinin ne olduğunu tanımlamaya çalışırsak, bilimsel bilgi ve prensiplerin ürün ve hizmetlere uygulanması olduğunu söyleyebiliriz.

heritage_1928_rouge_model_a_575x426Derslerde teknolojiden ve onun insan hayatına yansımasından bahsederken kullandığım örnek, otomobil imalatında çığır açan Henry Ford ile ilgili. Henry Ford, Adam Smith’ten beri bahsedilen iş bölümü ve uzmanlaşma prensiplerini, geçtiğimiz yüzyılın başında otomobil üretimine uygulayarak otomobilin kitleselleşmesini sağladı. Kayan bir üretim bandı etrafında çalışanlarının ne iş yapacağını organize eden Ford, onların uzmanlaşmasını sağlayarak verimliliklerini arttırdı. Bu sayede, bir efsane haline gelen Model T’den milyonlarca üretti ve sattı.

Bu örneği bu yazıda da kullanmamın iki sebebi var. İlki, bilimsel bilginin bir üründe nasıl vücut bulduğunu çok çarpıcı bir şekilde göstermesi. İkincisi ise, Henry Ford’un bilimsel bilgiyi ticari bir başarı elde edecek şekilde o ürüne yansıtmayı başarmış olması. Zira otomobil üretiminde bant sistemini ilk kullanan Henry Ford değildi.  Ancak iş bölümü ve uzmanlaşmayı bir sistem etrafında mükemmelleştirip, elde ettiği verimliliği ticari bir başarıya dönüştüren oydu.

Teknolojiyi ticarileştirmeden zenginlik ve katma değer yaratamazsınız!

365615Yenilikçi teknoloji barındıran bir ürün ya da hizmeti meydana getirmek, yüksek katma değer yaratma işinin önemli bir kısmıdır. Ancak bu ürünü üretebilir olmanız, zenginleşmeniz için yeterli değildir. Onu rakip ürünler ile rekabet edebilecek bir ticari başarıya dönüştürmeniz gerekir. Somut bir örnek üzerinde konuşalım. Geçtiğimiz hafta İstanbul Üniversitesi öğrenci ve hocalarının emekleri ile tasarlanıp TÜBİTAK’tan destek alan elektrikli bir araç, Yerel-T1Türkiye turuna çıktı.  Tek şarj ile 500 km gidebilen bu araç, uğradığı şehirlerde yüksek teknolojili bir araç olarak sunuldu. Çevreyle dost, karbon emisyonu olmayan bu aracın yaygınlaşmasının hepimizin soluduğu havanın kalitesine katkısı bence tartışmasız. Tartışmalı olan, bu aracı yaygınlaştıracak cesur girişimcilerin ve yatırımcıların bulunabilmesi.  Zira yenilikçi bir teknolojiyi barındırıyor olsa da, otomobil gibi bir ürünün kitlesel üretimi olmadan ticari başarı elde etmesi mümkün değil.

tesla-assembly-lineYerel-T1 ile benzer(!) özelliklere sahip fakat daha fazla konfor ve güvenlik sunan başka bir elektrikli araç, iki yıldır Amerika ve Avrupa yollarında. Adı Tesla-ModelS.  Şu ana kadar 100 binden fazla satılan bu araç, rakiplerinden daha ileri bir teknolojiyi barındırdığı için çok gözde; ve sahip olmak için sırada bekleyen insanlar var. Tesla’nın yaratıcısı Elon Musk otomotiv sektöründe hayatta kalmanın kitlesel üretimden geçtiğini bildiğinden, farklı sınıflarda yüzbinlerce Teslaüretebilecek yatırımlar için ortaklar arıyor. Yani yeni bir teknolojinin ürünle bütünleşmesi kadar, bu ürünün ticari başarı elde edebilmesi için de çaba harcıyor.

Hep başkaları üretecek biz de tüketecek miyiz?

Bugün Türkiye dâhil, gelişmekte olan birçok ülke ilaç, silah, otomotiv, elektronik ve uzay/havacılık alanında gelişmiş ülkelerin takipçisi konumunda. Yani gelişmiş ekonomiler yüksek teknolojili ürünler üretirken, bizim gibi ülkeler orta ve düşük yoğunluklu teknolojiler içeren ürün ve hizmetler üretebiliyor. Bu da orta gelir grubundan çıkılmasını zorlaştırıyor.

Hamaset edebiyatının bu durum için önerdiği çözüm, ileri teknoloji barındıran ürünleri gerekirse devlet desteğiyle ama yerli kaynaklar ile üretmek. Bu kulağa hoş gelen ancak içi boş olan bir söylem. İki nedenden dolayı. Öncelikle, öğrenme süreçleri ve ölçek problemleri nedeniyle aynı ürünleri ileri ülkeler kadar avantajlı fiyatlara üretemezsiniz. Bu durum, uluslararası rekabetten yalıtılmış 60’lı-70’li yıllarda yaşamadığımız için de, ürününüze ticari başarı şansı tanımaz.

unnamedİkincisi, yerli üretim için harcadığınız kaynakların alternatif kullanımlarını dikkate almadığınızda orta gelir tuzağından kurtulmanız daha da zor olacaktır. Bu konuda güncel bir  tartışma, dünyanın en kötü beslenen çocuklarına sahip Hindistan’ın, Mars yörüngesine bir uzay aracı göndermesi üzerine yapılıyor. Sahip olduğunuz kaynakları gelecek nesilleri daha iyi yetiştirmekte mi,  yoksa bir uzay aracı yapmakta mı kullanırsınız? Hangisi orta gelir tuzağından kurtulmanıza daha çok yardımcı olur?

Peki, çıkar yol ne?

Orta gelir tuzağından çıkmak için ileri teknoloji içeren ürün ve hizmetler üretip yarattığımız katma değeri yükseltmemiz şart. Fakat bunu başarmak için o teknolojiyi üretecek bilimsel bilgiye, o bilgiyi ürüne entegre edecek mühendisliğe, ve o ürünü ticari başarıya dönüştürecek girişimci ve yatırımcılara ihtiyacımız var. Bu zinciri kuramayan bir politika veya reformun başarı şansı olamaz. Sadece devlet destekli projeler ise, kestirme bir yoldan ziyade çıkmaz bir sokağa işaret eder.


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: